Bu kanunun amacı "afet riski
altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve
arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli
yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair
usul ve esasları belirlemek." şeklinde belirtilmiştir. Ülkemizde deprem
olmadan da binaların yıkılabildiğini, depremde ise depreme en uzak yaşam
alanalarının yerle bir olduğunu ne yazık ki gördük. Ülkemizdeki kalitesiz konut
üretimi problemlerinide gözönünde bulunduran hükümetin çalışmaları sonucunda bu
kanun 31.05.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Şimdi konuyu soru cevap
şeklinde inceleyelim...
- Bu Kanundaki "Riskli Yapı" ve "Riskli Alan" Kavramları Nedir?
Riskli yapı kanunda "Riskli alan içinde veya
dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar
görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen
yapı" şeklinde tanımlanmıştır. Yani bir binanın taşıyıcı sisteminde ileride problem olabilecek bir sorun
(kolonlar patlamış, kirişlerde aşırı sehim vb..) olduğu yetkili kurum ve
merciilerce belirlenmiş yapılardır.
Riskli alan ise "Zemin yapısı veya üzerindeki
yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya
İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak
belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan
alan" olarak belirtilmiştir.
Burada atlanmaması gereken bir husus ise, ilgili kurum
ve kuruluşlarca bir yer riskli alan olarak belirlenmiş ise, o alandaki
binaların riskli yapı olup olmadığına bakılmaksızın kanundan yararlanabilir.
- Binanın "Riskli Yapı" Olduğunu Kim Belirleyebilir? Burada Adaletsizlik olur mu?
Bir yapının riskli yapı olduğu ancak Bakanlıkça
lisanslandırılmış kurumların yerinde yapacağı test ve deneyler sonucu
belirlenir. Bu kurumların listesine internetten kolayca ulaşabilirsiniz. Bazı
müteahhit firmaların, arsasını o müteahhite vermek istemeyen mal sahiplerinin
gözün korkutmak için "firma tanıdık hertürlü çürük raporu alırız"
gibilerinden tehtidkar çıkışları olmaktadır. Mal sahiplerinin bunlara pek itibar
etmemesini tavsiye ederiz. Bakanlıktan lisans almış koskoca bir kuruluş
"tanıdığım adam" diyerek taraflı rapor hazırlamaz, hazırlayamaz. Ama
binanız riskli ise o zaman yapacak pekde birşey yok.
- Binalara Rapor Alınması İçin Kim Başvuracak? Bu İşlemin Masraflarını Kim Ödeyecek?
Kanun bu soruya net bir şekilde açıklık
kazandırmaktadır. Öncelikle bir binanın risk tespitini Bakanlık yeterli bir
süre vererek mal sahiplerinden veya resmi temsilcilerinden talep edebilir, mal
sahipleri tarafından belirlenen sürede yapılmayan tespitin yapılmasını idareden
de isteyebilir. Apartman yönetiminin çoğunluk kararı ile bu tespit
yaptırılabilir. Bakanlıkça lisanslanmış kurumdan rapor alındığı anda raporun
bir kopyası Bakanlığada iletileceği için geri dönüşü olmayan bir süreç başlamış
demektir. Bu rapor alındıktan sonra 6 ay içerisinde Bakanlık binanızı yıkmanızı
isteyebileceği gibi gerekli sürede yıkılmaz ise kendisi de yıkabilir veya
yıktırabilir!
Bu tespitin faturası ise tamamen mal sahiplerine
aittir. Eğer mal sahipleri tespit işlemini yaptırmazsa, Bakanlık (veya idare)
ilgili risk tespit raporunu ilgili kuruma hazırlatır ve bu işlemin masrafı,
Tapu Müdürlüğüne bildirilerek hisse oranları miktarında tüm kat maliklerinin
tapusuna ipotek olarak işletilir.
Bakanlık veya idarece, sözkonusu bina " riskli
yapı" olarak belirlenmişse mal sahipleri onbeş gün içerisinde bu rapora
itiraz edebilir. Yalnız bu itiraz sonucunda üniversitelerden ve bakanlıklardan
gelecek bilirkişilerin ücreti de masraf olarak kayıt edilir.
- "Riskli Yapı" Raporu Alınırsa Hangi Haklarımda Mahrum Olurum?
Sıkıntıda burada başlıyor bizce. Siz istemeseniz bile
rapor alındıktan sonra süre işlemeye başlıyor. Bir yapının riskli yapı olduğu ilgili
kurumca belirlenmiş ve ilgili raporun bir kopyası Bakanlığa gönderildikten
sonra, Bakanlık, TOKİ veya idarece sözkonusu binanın elektriği, suyu ve
doğalgazı kesilebilir. (Lütfen dikkat edin, kesinlikle kesilecek diey birşey yok, müteahhit yada herhangi bir mal sahibi bu işin üzerine düşüp şikayet etmez ise sıkıntı olamayacağını düşünüyoruz!) Sözkonusu "Riskli Alan" ise bu bölgenin,
"Riskli Yapı" ise sözkonusu yapının imar ve yapılaşma imkanları durdurulur.
- "Riskli Yapı" Raporu Alındıktan Sonra Bina Nasıl Yıkılacak?
Öncelikle Bakanlık mal sahiplerine
binalarını yıkmaları için belirli bir süre, belirli bir enkaz ücreti (yıkım
masraflarına yardımcı olması amacı ile) ve ucuz kredi imkanı sunar. Bunlara ek
olarakda taşınmaları için nkonutta oturanlara konut (Kiracılar için enaz bir senedir orada oturduğunu beyan etmesi gerekmektedir), dükkanı olanlar içinde (kiracı veya mal sahibi farketmiyor) yeni
dükkanlar gösterir.
Eğer mal sahipleri konutu
boşaltmaktan kaçınır veya verilen sürede binalarını yıktırmazlar ise, Bakanlık İdareden bu yıkımın yapılmasını yeterli bir süreyi tebliğ ederek isteyebilir.
Bu süre içerisinde de sözkonusu yapı yıkılmaz ise mülki amirler eşliğinde
devlet eliyle sözkonusu bina boşaltılır ve yıkılır. Bu işlemlerin bütün
masrafları da Tapu Müd. bildirilerek sözkonusu yapının sahiplerinin tapularına
hisseleri oranında ipotek edilir.
- Binamız Yıkıldı ve Arsamız Artık Dümdüz... Şimde Ne Olacak?
Bu aşamaya kadar tapunuzda arsa
üzerindeki hisse oranınız kaçta kaçsa halen aynı şekilde devam edecek.
Burada dikkat edilmesi gereken
husus, diyelim toplam 10 dairesi bulunan binada en üst kattaki dubleks dairede
oturuyorsunuz. Tapunuzda eğer Hisse Miktarı yazan bölümde 1/10 veya katları ise
"benim dairem dubleksdi,benim dairem daha büyüktü" gibi bir söz
söyleme hakkınız kalmayacak. Bakanlık tüm kat maliklerini yeni ortaya çıkan
arsada tapu hissesi oranında yeniden hissedar yapıyor.
Tabi eğer bu yıkım öncesinde bir
müteahhit firma ile anlaştıysanız ve yeni imzaladığınız sözleşmeye göre
hisseniz diğer hisselerden biraz daha fazla oluyorsa o zaman Bakanlık bu
sözleşmeye bakarak size hisse veriyor.
Unutmadan hatırlatmak isterizki, bu yıkım öncesi tapunuzda herhangi bir
ipotek veya şerh varsa bunlar yeni tapunuzda da aynen devam edecek.
- Yeni Binamızı Kim Yapacak? Müteahhit Firma İle Anlaşmak İçin Ne Gerekiyor? Müteahhit Firmanın İnisiyatifinde miyiz? Ben Dairemi Müteahhite Yaptırmak İstemiyorum!
Bu bölümün detaylıca incelenmesi
gereken bir bölüm olduğu kanısındayız. Sözü uzatmadan detaylarda boğulmadan
kısaca özetleyelim,
Öncelikle binanızı müteahhit firma
ile anlaşarak kat karşılığı şeklinde yaptırabileceğiniz gibi, gelir paylaşımı
şeklinde de yaptırabilirsiniz, yan parsel veya parsellerle birleşerek tüm adaya
büyük bir projede yaptırabilirsiniz. Keyif sizin. Buradaki en önemli husus bunlardan
hangisinin yapılacağının veya hangi firma ile anlaşılacağının seçimi arsanın
2/3 hisse çoğunluğunun kararı ile yapılacağı. Eskiden 100 dairelik bir binada 1
mal sahibi bile dairesini müteahhit firmaya vermek istemezse o inşaat
yapılamıyordu. Artık bu kanun ile riskli yapılarda veya alanlarda bu kararı
binada tek kişi değil 2/3 çoğunluğun vermesi gerekiyor.
Peki geriye kalan 1/3 ne olacak diye
merak ediyorsanız Bakanlık bunada çözüm getirmiş;
Diyelim ki 30 daireli bir bina
yıkıldı ve bu binadan 10 kat maliki binanın A firmasına kat karşılığı olarak
verilmesini istemiyor. O zaman Bakanlık devreye giriyor ve bu 10 adet işin
yapılmasını istemeyen mal sahibinin dairelerini raiç bedelden az olmamak koşulu
ile diğer 20 mal sahibi arasında (Başka kişi yada müteahhit firmaya değil) açık
arttırmaya çıkartıyor. Kısaca devlet bu işin yapılmasına karşı çıkan 10 daireyi
kat maliklerinin elinden alıyor. Eğer diğer 20 kat maliki bu daireleri almaz
ise Bakanlık bu daireleri Hazine adına satın alarak bu binaya ortak olarak
giriyor. Ve daha sonra geri kalan 20 kişinin sözleşmeyi belirlediği şekilde A
firması inşaatı yapıyor.
Yani binanıza Riskli Yapı raporu
alınmış ise, ve sizde binanızın yıkılmasını istemiyorsanız yapacak pek bir
şeçeneğiniz kalmıyor. Eğer 1/3 oranı içerisindeyseniz, devlet zoruyla daireniz
diğer kat maliklerine satılabilir veya dairenizi elinizden alabilir.
- Peki 2/3 çoğunluk herhangi bir müteahhit firma ile anlaşamazsa ne olacak?
Burada da Bakanlık direkt devreye
giriyor ve anlaşma sağlanamaz ise sözkonusu arsa, devlet eliyle acele
kamulaştırma ile kamulaştırılarak ya hazineye ya TOKİ'ye yada idareye
veriliyor. Mal sahipleride paralarını
alarak tapularını devlete vermiş oluyor. Tapunun üzerindeki ipotek veya hakları
sınırlayıcı şeylerin devlet eline geçtikten sonraki durumu hakkında pek bir
bilgi kanunda yer almasada, devletin bu hak sahiplerini mağdur etmeyeceğini
düşünüyoruz.
Evet değerli takipçilerimiz, kentsel
dönüşüm kanunu olarak bilinen bu yasayı soru cevap şeklinde kısaca beraberce
inceledik. Bir sonraki yazımızda tarafımıza iletilen ve genel olarak
karşılaştığımız soruları yanıtlayacağız. Umarız yazımızda sizleri sıkmadan konuyu
özetleyebilmişizdir. Sizinde sorularınız olursa bizlere
twitter üzerinden iletebilirsiniz.
NOT : Bu yazıyı sayfanızda yayınlamak
isterseniz sizlerden ricamız, kaynak olarak bizleri göstermenizdir. Daha çok
takipçiye ulaştıkça sektör hakkında daha detaylı bilgileri sizlerle
paylaşmaktan mutluluk duyacağız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder